Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Lütfen siteye Ad-Soyad şeklinde kaydolunuz. Hogwarts henüz kapalıdır. Sihirli Günler !
Yöneticiler

Odettá Jeane Dyoné


Serah Ilsa K.


Daniela Mia Malfoy


Ayın En İyileri

Ayın Kişisel Kurgusu
name


Ayın Rol Oyunu
name


Ayın Çifti
name&name


Ayın Dostları
name&name


Ayın Düşmanları
name&name


Ayın Öğrencisi
name


Ayın Yetişkini
name
Samaire Lora Calandra Moz-screenshot-1

 

 Samaire Lora Calandra

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Samaire Lora Calandra
Ravenclaw III. Sınıf Öğrencisi
Samaire Lora Calandra


Kadın
Mesaj Sayısı : 2
Gerçek İsim : Sinem
Kayıt tarihi : 21/11/09

Samaire Lora Calandra Empty
MesajKonu: Samaire Lora Calandra   Samaire Lora Calandra Icon_minitimePaz Kas. 22, 2009 10:21 am

#Tam Adı: Samaire Lora
# Soyadı: Calandra
# Örnek Rol Oyunu :

-Avatar Rpg sitesi için yazılmış bir Rp.. Tamamen bana aittir :D-

Sorun neydi? Neden her taşındıkları yerde böyle olmak zorundaydı? Elindeki yemek dolu tepsiye bakındı. Derin bir nefes aldıktan sonra yürümeye başladı. Çok dikkat çektiğini biliyordu. Bu şekilde görünen bir kız görmemişlerdi. Bunu çok iyi biliyordu çünkü her gittiği yerde bunu duyuyordu. Annesi ve babası her yıl başka bir yere taşınmak zorunda olduklarını söylüyordu. Bunu hiçbir zaman anlayamamıştı. Anlamakta istemiyordu. Sonunda kendisine uygun, boş bir yer bulmuştu. Yavaş bir şekilde sandalyeyi kendisine doğru çekti. Çok pis görünüyordu. Yüzünü buruşturup sandalyeye bakmaya başladı. Etraftakiler ise kendisine bakıp gülüyorlardı. Sandalyeyi gürültülü bir şekilde itti. Yan masada bulunan boş sandalyeyi çekti ve masaya oturdu. Göz ucuyla etrafına bakınıyordu. Birkaç kişi kendisine bakıp, birşeyler konuşuyorlardı. Bu durum gittikçe sinirlerini bozmaya başlamıştı. Artık daha fazla dayanamayacaktı. Bunu hissedebiliyordu. Hızlı bir şekilde ayağa kalktı ve yemekhaneden olabildiğince hızlı bir biçimde ayrıldı.

Gözleri sulanmıştı. Üzüntüden değil. Sinirlendiği zamanlar, gözleri sulanırdı. Yanından geçen erkek, kız kim olursa çarpıyordu. Gözlerini önüne kenetlemişti. Etraftaki sesleri duymuyordu. Arada bir etrafına bakınıyor, söyleniyordu 'Kendilerini beğenmiş, pis yaratıklar.' öfkeli bir şekilde bakışlarını tekrardan önüne çevirdi. Onlara baktığında yüzünde, nefret duygusu beliriyordu. Bunu kendisine yakıştıramıyordu. Dolabının önüne geldiğinde ise, sert bir şekilde kilidi açtı. İçinde bulunan çantasını alarak, kapattı ve oradan ayrıldı. Dersler umurunda değildi. Anne ve babasının ne diyeceklerini düşünmüyordu bile. Artık onlar için hiç birşey yapmayacaktı. Sırf onlar üzülmesin diye neler yapmıştı. Ama artık bunları düşünmüyordu. Buradan uzaklaşmak istiyordu. Yeniden taşınmak istemiyordu. Her defasında daha çok acı çekiyordu. Birçok kez taşınmalarına rağmen buna alışamamıştı. Koluna taktığı çantasını sıkı sıkı tutuyordu. Sanki biri gelip, çantasını çalacakmış gibi hissediyordu. Gözlerinden süzülen yaşlar, esen rüzgâr ile yüzünde şekillere giriyordu. Rüzgârı çok seviyordu. Kendisini çok mutlu hissettiriyordu. Bazen rüzgâr ile garip şeyler yaptığı oluyordu. Bu doğal değildi. Adımları gittikçe yavaşlıyordu. Sonunda yürümeyi bırakmıştı. Döndüğünde ise karşısında yeni evleri vardı. Yüzünde buruk bir gülümseme ile bahçe kapısını araladı.

Yine her zamanki gibi kapı açıktı. Bu gidişle evlerine birileri girecekti. Bu yüzden sürekli anne ve babasına kızıyordu. Ama sonuç yine aynıydı. Eve girdikten sonra kapıyı arkasından kapattı. Çantasını hemen kapının yanına bıraktıktan sonra salona bir göz attı. Anne ve babası ortalarda görünmüyordu. Hiç ses yapmadan merdivenlerden yukarıya çıktı. Anne ve babasının yatak odalarının kapısı hafif aralıktı. Babası ise heyecanlı bir şekilde bir sağa bir sola yürüyordu. Yine birşeyler olmuştu. Bunu hemen anlamıştı. Ses çıkarmamak için çok yavaş bir şekilde kapıya ilerledi ve içeriyi gözetlemeye başladı. Babası hızlı bir şekilde annesine birşeyler anlatıyordu. “Bizi buldular Aiko. Buradan gitmemiz lazım. Yoksa Hoem’i bizden koparacaklar. O’na herşeyi anlatacaklar. Bu yüzden bizden nefret edecek.” Babası neden bu şekilde konuşuyordu? Nasıl bu şekilde düşünebilirdi? Hoem’in gözleri şaşkınlıkla büyümüştü. Nefes alamıyordu. Elini kapının kenarına dayayarak, kendisine gelmeye çalıştı. Bu sefer annesinin sesi geliyordu. Bir yandan ağlıyor bir yandan da yüksek sesle babama birşeyler söylüyordu. “Çok büyük bir hata yaptık. Hoem’i annenin yanına bırakmalıydık. Bu şekilde kendisini geliştirirdi. Bizimle beraber oradan oraya sürünmek zorunda kalmazdı. O’nun çok iyi bir hava bükücü olacağına emindim.” annem hıçkırıklara boğulmuştu. Ben ise aynı durumda kapının önünde ağlıyordum. Artık hıçkırıklarım yüksek sesle çıkmaya başlamıştı. Babam hızlı bir şekilde kapıya yönelerek açtı. Beni karşısında görünce, ilk önce derin bir nefes alrak gözlerini kapattı ardından gözlerini aralayarak bana sarıldı. Şimdi ne olacaktı? Ben neydim böyle?

Elini sıkıca kavramış olan babasına bakıyordu. Diğer eliyle de annesinin eline kavramıştı. Nereye gelmişlerdi böyle? Etraftaki insanlar kendilerine bakıyorlardı. Sanki hortlak görmüş gibi. Hoem ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu. Etraftak insanlar çok garipti. Hafifçe babasının elini çekiştirerek "Nereye geldik biz böyle?" babasına baktığında ise kendisine bakıyordu. Yüzünde ise acı çekiyormuş gibi bir ifade vardı. Eliyle susmasını işaret etti. Ardından ise yürümeyi bıraktı. Başını önüne çevirdiğinde ise karşısında yaşlı bir kadın vardı. Bir sandalyeye oturmuş, kendilerine bakıyordu. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Zar zor ayağa kalkarak kendisine doğru ilerlemeye başladı. Kollarını açarak "Hoem, benim canım torunum." neler oluyordu. Şimdi bu kadın, büyük annesi mi oluyordu? Kendisine sarılması üzerine, kollarını kadının beline doladı. Şimdi ise başını omuzuna yaslayarak ağlıyordu. Yaşlı kadının boyu, Hoem'in boyunu geçmiyordu. Bu sayede rahatlıkla başını omuzuna yaslayabiliyordu. Eliyle kadının sırtını sıvazladı ve kendisini geriye doğru çekti. Kadın ise gözlerindeki yaşları silerek "Beni bağışla. Ben senin büyük annen Umeko." buruş buruş olmuş elleri ile Hoem'in ellerini tuttu. Ardından ise kendisini evine doğru çekmeye başladı.

Saatler geçmişti. Büyük annesinin bitmeyen, tükenmeyen hikayeleri devam ediyordu. Zihninde oluşan soru işaretlerini yok ediyordu. Büyük bir dikkat ile büyük annesini dinliyordu. Yaşlı bir kadın olmasına rağmen, nefesini çok iyi ayarlıyordu. Konuşması bittikten sonra ahşap bir sandıktan bir sopa çıkararak kendisine uzattı. Hoem kendisine uzatılan sopayı elleriyle kavradı ve kendisine doğru çekti. Büyük annesi, buruşmuş dudaklarını aralayarak "Bu uçuş kanat sopası büyük babana aitti. Her zaman bu sopayı ilk torununa vermek istemişti. Şimdi, işte o senin." Hoem ellerinin arasındaki sopayı sıkıca tutuyordu. Bununla ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ama bunun kendisi için çok değerli birşey olduğundan emindi. Gözlerinden süzülen iki damla yaş sopanın üzerine düştü. "Teşekkür ederim." diyerek gülümsemeye başladı. Hayatı değişmeye başlamıştı. Yeni bir başlangıç yapmıştı. Büyük annesi şimdiye kadar tüm yaşadıklarını unutmasını istiyordu. Hoem ise bunu çoktan yapmıştı bile...

₪ SORULAR


~ Sihir Dünyasına katıldığınızda yapacağınız ilk sihir ne olurdu ? Nedeniyle birlikte açıklayınız .

# Profesörlerin öğrettiği ilk büyü xD İlk Sihir Dünya sına katıldığımda çocuk olacağım öyle değil mi?

~ Bir Quidditch maçında olduğunuzu düşününüz. Bir yanda kötü bir davranışını görmediğiniz fakat sizinle aynı binada olmayan bir oyuncu. Diğer tarafta ise son hızla ikinize gelen bir bludger var. O hızla gelen bludger'ın farkında değil. Ve uyarmazsan büyük bir kaza geçirecek. Ne yapardın ?

# Benim sorunum değil.. Quidditch çok acımasız bir oyun.. Dikkat de çok önemlidir. Bunu bilerek bu oyunu oynuyor olmalı öyle değil mi?

~ Bir büyücü olarak yapmaktan en çok hoşlandığın şeyi tanımlar mısın ?

# Büyü yapmak tabii ki.. Bu yetenek sadece seçilmiş insanlara veriliyor. Bu yeteneğini kimi zaman iyi kimi zaman da kötü yönde kullanabilirsin. Bu tamamiyle büyücünün kendisine bağlı birşey. Ben büyülerimi kimi zaman iyi kimi zaman kötü yönde kullanmaktan hoşlanırım..

~ Sizce Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi niye önemlidir ? Açıklayınız .

# Bu hayatta mutlaka düşmanlarınız olacaktır. Özellikle Sihir Dünyasında yaşıyorsanız kesinlikle olacaktır. Onlardan, onların karanlık büyülerinden kendinizi korumak ve savunmak için mutlaka gereklidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Binalara Ayıran Kadim Şapka
 Binalara Ayıran Kadim Şapka
Seçmen Şapka


Kadın
Mesaj Sayısı : 17
Kayıt tarihi : 10/09/08

Samaire Lora Calandra Empty
MesajKonu: Geri: Samaire Lora Calandra   Samaire Lora Calandra Icon_minitimePaz Kas. 22, 2009 12:03 pm

Rawenclaw
III. Sınıf
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Samaire Lora Calandra
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Değersiz Parşomenler :: Düşünseli-
Buraya geçin: