Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Lütfen siteye Ad-Soyad şeklinde kaydolunuz. Hogwarts henüz kapalıdır. Sihirli Günler !
Yöneticiler

Odettá Jeane Dyoné


Serah Ilsa K.


Daniela Mia Malfoy


Ayın En İyileri

Ayın Kişisel Kurgusu
name


Ayın Rol Oyunu
name


Ayın Çifti
name&name


Ayın Dostları
name&name


Ayın Düşmanları
name&name


Ayın Öğrencisi
name


Ayın Yetişkini
name
Jewelle Latona Moz-screenshot-1

 

 Jewelle Latona

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jewelle Latona

Jewelle Latona


Kadın
Mesaj Sayısı : 7
Gerçek İsim : Sıla
Kayıt tarihi : 22/11/09

Jewelle Latona Empty
MesajKonu: Jewelle Latona   Jewelle Latona Icon_minitimePaz Kas. 22, 2009 2:56 pm

Tam Adı: Jewelle Anetchka
Soyadı: Latona
Örnek Rol Oyunu (En az 7 Satır) :
Şöminenin
önündeki koltukta otururken, bir yandan da dalga dalga yayılan,
odunların üstünde tutkuyla dans eden kızıl alevlere bakıyordum. Bazen
bu alevler; usul usul ilerleyen bir kıvılcım, bazen de şaha kalkmış
kara bir at oluyordu. Şöminenin dibinde bulunan odunlar ise kendilerini
çoktan bu alev güruhuna bırakmışlardı; teslim olmuş bir ulusun
acınılası hâlini andırıyordu bu… Odunların kıvrımlarına dolan alev
dilleri, açgözlü bir pırıltıyla ilerliyordu, nitekim alevler bitmek
bilmez bir açlıkla lanetlenmişlerdi. Onlar, yakıp yutmak için
yaratılmışlardı. Odunlardan geriye kalan simsiyah külleri de aynı
açlıkla yutacaklarını bildiğimden, gözlerimi bu kısır döngüden ayırıp
ellerimin arasında sıkı sıkı tuttuğum çerçeveli resime yönelttim.
Cilalı
ahşap çerçevenin üstünü sıkı sıkı kavramış olan ellerim, tıpkı bir
şakayık gibi açılarak resmi görmeme olanak sağladı. Ağlamamak için
büyük bir gayret sarfederek, bakışlarımı resme yönlendirdim. Siyah
saçlı bir adamın, hırsa boğulmuş yüzünü gördüm ilk önce. Adam, hoş
görünümlü ve dudaklarında cakalı bir gülümseme olan bir kadının elini
tutuyordu. Kadının hemen yanındaysa ben vardım, kahredici derecede
mutlu görünen suret bana aitti. Bir zamanların mutlu Nemesis’i bu
fotoğraf karesine işlenmişti, evet, somutlukla lanetlenmişti. Mazide
kalmıştı bu mutluluk, bir daha tadamayacaktım. Yüzyıllık şarap
şişesinin dibinde kalan son damlalara özlemle bakan bir alkolik gibi
hüzünle baktım resme, bir daha bulamayacağım mutluluğu andım bir kere
daha. Şu anda içime yayılan üzüntüyü defetmek için her şeyimi
verebilirdim. Annemle babam da beni defetmek için her şeylerini vermeye
hazır görünüyorlardı eskiden…
Ellerim tekrar birleşip resmin
üstünde kapanırken, yağacak bir sağanağın habercisi gibi ilk gözyaşı
damlaları döküldü gözlerimden. Ve ben daha ne olduğunu anlayamadan
gerisi geldi; hüzünlü, intikam isteyen, sevgiye aç ve özgür. İlk defa
gözyaşlarımı özgür bırakmıştım, çünkü onları dizginleyemeyeceğimi
biliyordum. Belki de böylesi daha iyiydi… Gözyaşlarımı üzüntümün somut
hâli olarak düşünmekten hastalıklı bir zevk alıyordum; belki de onları
sadece çoğu kişiye göre daha fazla olan duygusal hormonlarımın eseri
olarak değerlendirmeliydim. Flu bir görüşe kavuşan gözlerim kapanırken,
çarpık bir gülümsemenin yüzüme yayılmasına engel olamadım. Anılar gelip
beni teker teker yaralarken, buna engel de olamazdım zaten.

“Sissy!”

Midemin
sıkışmasına yol açan bu ses, öyle candan bir tonla sesleniyordu ki
bana! İster istemez yapmacık yalana kanmak istedi kalbim, tüm
duyularımın yönetimini ele geçirmişti o anda. Beynimin bana kurduğu bu
tuzağa düşmüştüm, kendimi kaybettiğim zamanlar hep olduğu gibi
göreceğim hayaller, bana “şizofren” teşhisinin konulması için yeterdi
de artardı bile…
Karşımda, yedi yıl öncesindeki Oria Lynn
duruyordu; annem. Kollarını bana doğru açmış, yüzüne davetkâr bir ifade
yerleştirmişti, bana kötü davranan Oria Lynn nâmına bir şey
görememiştim onda. Onun bu katıksız görünüşüne kanarak, bacaklarıma
koşması için emir verdim. Yüzünü bana doğru uzatırken, o kadar yakın
fakat o kadar ulaşılmaz görünüyordu ki! Yolun sonundaki günışığı
gibiydi tıpkı, oysa ki bu ışık solgun ve sönmeye yüz tutmuştu, çünkü
birazdan güneş batacak ve ışık kaybolacaktı. Şefkatli gözlerinin beni
süzdüğünü görmeyi, “anne” kokusunu yakınımda hissetmeyi o kadar çok
özlemiştim ki… Kollarını boynuma dolarken, onun bir hayal olduğu
gerçeğini unuttum, çünkü bir hayal bu kadar gerçek olamazdı, kalbe bu
kadar dokunmazdı. Onun gerçek olduğu yalanına kanarken, beynim itiraz
edercesine haykırıyordu, ama dediğim gibi tüm yönetimi kalbim ele
geçirmişti. Başımı kollarının arasından ayırıp yüzüne baktım,
Persephone’un nar bahçesindeki narlar kadar kırmızı ve dolgun görünüşlü
dudakları, nefes almak için aralanmıştı. Gözleri, aşina olduğum hazla
parıldıyordu. Babamla evlenerek kendi arzusunu ihsas etmeyi başardığını
anımsadım. Annem bu kadar ihtiras dolu oluşuna hiç hayıflanıyor muydu,
hep merak ederdim.
Annemin kolları, gerçekliğini kaybedip tıpkı bir
buhar gibi boynumun üstünden eriyip giderken, gözyaşlarım bir kez daha
sicim gibi akmaya başlamışlardı. Annemin hayal olduğunun gerçeği,
yüzüme sert bir dalga gibi çarpıyordu, okyanusun dövdüğü bir kaya
gibiydim. Ruhumla girdiğim son rövanş karşılaşmalarından birini de
kaybetmiştim, acımasız kader beni alt etmeyi başarmıştı. Yüzyüze gelmek
zorunda kaldığım gerçekler arasında belki de bu bir hiçti, ama beni
mahveden bir hiç. Sağ elimi yavaşça kaldırıp annemin kaybolduğu yere
doğru yavaşça sallarken, içimden bir gün onu gerçekten görmeyi
umuyordum. Ailem beni istememişti, onlara neden bu kadar merbuti
oluşumsa hâlâ bir gizemdi. Hırsın ve emniyetbahş bir çocuğa sahip
olmanın arzusu bizi paramparça etmişti. Mutluluğun vakur özgürlüğünü
geri getirebileceğime inanmak istiyordum.
Alevler, odunları
tamamiyle yok etmişlerdi, tıpkı annemle babamın nefretinin beni yok
ettiği gibi. Ellerimde tuttuğum resmin gerçekliğini hissediyordum,
Helios’un güneşinin ışınları pencerelerden kırılarak süzülüp perdelere
çarpıyorlardı. Her şey normaldi. Gün, daha yeni başlıyordu
.


₪ SORULAR


~ Sihir Dünyasına katıldığınızda yapacağınız ilk sihir ne olurdu ? Nedeniyle birlikte açıklayınız .
Accio, herhalde. Mantıklı düşünmek gerekirse, Sihir Dünyası'na katıldığımda güçlü ve zor büyüleri yapabilecek kapasitede olmazdım. Accio, en uygun büyü.
~ Bir
Quidditch maçında olduğunuzu düşününüz. Bir yanda kötü bir davranışını
görmediğiniz fakat sizinle aynı binada olmayan bir oyuncu. Diğer
tarafta ise son hızla ikinize gelen bir bludger var. O hızla gelen
bludger'ın farkında değil. Ve uyarmazsan büyük bir kaza geçirecek. Ne
yapardın ?
Kendimi düşünürdüm, ancak bencilliğimden ve narsistliğimden değil. Eğer onu uyarmaya çalışırsam, kendimi korumak için fırsat bulamayabilirim. Bu durumda öncelikli olarak kendimi düşünmem gerekir.

~ Bir büyücü olarak yapmaktan en çok hoşlandığın şeyi tanımlar mısın ?
Büyü yapmak, tabii ki. Asamdan çıkan ve normal mantık sınırlarını zorlayan her büyüye hayranım.

~ Sizce Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi niye önemlidir ? Açıklayınız .
Mantıken düşünürsek, gerçek hayat laylaylomdan ibaret değil. Kendimizi savunmayı da öğrenmeliyiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gwendolyn Rose N. Malfoy
Sihir Bakanı
Gwendolyn Rose N. Malfoy


Kadın
Mesaj Sayısı : 484
Gerçek İsim : Ftmağ xD
Kayıt tarihi : 09/07/09

Jewelle Latona Empty
MesajKonu: Geri: Jewelle Latona   Jewelle Latona Icon_minitimePaz Kas. 22, 2009 3:00 pm

Ravenclaw IV. Sınıf
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Jewelle Latona
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Değersiz Parşomenler :: Düşünseli-
Buraya geçin: