Bir sabah uyandığımda normal bir insandım.
Bir sabah uyandığımda peri olan bir insandım.
Bir sabah (bu sabah) uyandığımda büyücü olan bir insandım.
Siz hiç kim olduğunuzu düşündünüz mü;?Ben düşündüm.Hayatım son iki yıldır allak bullak.Bu iki yılda yaşadıklarım ytmezmiş gibi bir de şimdi "büyücülük" olayı çıktı başıma.İnsanın zaten yıllardır ailesi bilidği kişilerin gerçek olmadığını öğrenmesi yeterince yıpratıcı değil mi?
<<< >>> <<< >>>
Sıcacık yatağımın içinde uyurken kafamın içinden gelen sesle yataktan fırladım.Uyku halindeyken kafamın içinden geldiğini sandığım ses aslında dışından geliyormuş.Sinirle gözümü açtığımda Lockette'i karşımda buldum.Her zamanki gibi beni uyandırmak için elinden gelen herşeyi yapmış ve ben uyandığımda kızmayayım diye en sevimli hali takınıp bana bakıyordu.
"Günaydın Anita.Bugün nasılsın?"dedi.O insana şarkı gibi gelen sesiyle.
"Günaydın Lockette.Beni her sabah böyle uyandırmaktan ne zaman vazgeçeceksin?"dedim.Yataktan kalkarken bir yandan oflayıp pufluyordum.Uyurken kendi isteğim dışında uyanmaya bir türlü alışamamıştım.Hemen gidip elimi yüzümü yıkadım.Odaya tekrar döndüğümde arkadaşlarımın odada olmadığını farkettim.
"Lockette,kızlar nerede?"dedim,üstümü değiştirirken.
"Onlar çoktan gittiler.Seni uyandırmaya çalıştılar,uyanmadın.En sonunda gittiler."dedi ve sustu.Sonra sanki aklına hiç unutmaması gereken bir şey gelmiş gibi üzerime doğru uçmaya başladı.(Ah!Bu arada Lockette benim küçük cin perim.Her perinin bir cin perisi vardır.)Tam suratıma yapışacakken geri çekildim ve onu tuttum.Nefes nefeseydi.
"Anita unuttum.Müdire Faragonda seni çağırdı.Hemen yanına gitmen gerek.Çok önemliymiş."
"Tamam Lockette sakin ol.Gideceğim."dedim.Lockette'i sakinleştirmey çalışırken,zor nefes alıyordu.Anlaşılan gücünü aşan bir güçte uçtu.Onu kendini toparlayabilmesi için yatağımın üstüne koydum ve aynaya koştum.Üstüme çeki düzen verdiktren sonra Lockette'e bir öpücük gönderip odadan çıktım.
Bir yandan koşuyor,bir yandan da Faragonda'nın benimle ne konuşacağı hakkında fikir yürütüyordum.Eyvah!Yoksa yine hayatımı alt üst edecek bir şey daha mı?
Yoksa babam beni almaya mı gelmişti?Peri olduğumu öğrendiğimden beri onu bekliyordum.(O bir büyücü annemse periymiş.Yani anlayacağınız ben melezim.Peri dünyasındaki tek melez.)Babamın beni görmeye sadece bazı nedenlerden dolayı gelemediği söylenmişti.Babam hakkında bir tek bunu biliyordum.
Sonunda müdürün kapısına ulaştım.Derin bir nefes alıp,babamında içeride olmasını umarak kapıyı çaldım ve içeri girdim.
"Beni çağımışsınız efendim.Girebilir miyim?"
"Ah,Anita tatlım lütfen içeri gel bizde seni bekliyorduk."dedi,yanındaki yaşlı adamı göstererek.Müdür masasında oturuyordu.Adam da masanın önündeki koltuklardan birinde oturuyordu.
Faragonda yüzünde her zamanki gibi anne sıcaklığındaki gülümsemesiyle sandalyesinden kalkıp bana doğru geldi.O yanıma gelirken birden kafamdan olmayacak bir soru geçti.Bu adam babam olabilir mi?Babam o kadar yaşlı olamazdı.Ben daha kaç yaşındayım ki?
"Anita canım lütfen otur.Bilmen gereken şeyler var."dedi.Faragonda endişeli gözlerle bana bakıyordu.Birden yaptığıma bende şaşırarak patladım.
"Bu adam babam değil,değil mi?"elimle adamı göstererek devam ettim,"O olamaz.Yani o çok yaşlı"dedim.Sözcükler birden çıkmıştı ağzımdan,kontrolüm dışında.Sonra anlamadan dinlemeden yaptığımın yanlış olduğunu anladım ve sessizce biri şaşkınlıkla diğeri gülümseyerek yüzüme bakan yaşlı insandan özür dileyip sustum.
Faragonda hala şaşkınlıkla yüzüme bakarak oturmamı işaret etti.Yaşlı adamın karşısındaki sandalyeye oturdum.Soran gözlerle yaşlı adama bakıyordum.Çağrılma nedenim kesin onunla ilgiliydi ve konuyu öğrenmek için yanıp tutuşuyordum.En sonunda konuşmaya karar verdi ki gülümsemeyi bıraktı.Gözüne bile küçük gelen burnunun üzerinde duran gözlüğünden bana bakarak.
"Ben babanız değilm,Anita Black.Ben babanızın dünyasından geldim.sizi götürmeye."dedi.
Anında dondum kaldım.Yine aynı şey,yine haytım değişecekti.Hem götürmeye geldim de ne demek?Arkadaşlarım ne olacak?Buradaki yaşamım ne olacak?Arkadaşlarımı bırakamam benim hala onlara çok ihtiyacım var.Onlarsız hiçbir yere gidemem.Zaten buraya alışmam çok zor oldu.Tekrardan aynı şeyleri yaşayamam.Hayır ben hiçbir yere gitmeyeceğim.Asla.
"Ben bir yere gelmiyorum.Buradan ayrılamam.Burası benim yuvam oldu.Neler yaşadığımı bilmiyorsunuz.Kimlerle uğraştığımıda.Hem siz kimsiniz?Siz benim peri olduğumu öğrendiğimden beri neler yaşadığımı biliyor musunuz?Bir de geçmiş karşıma hiçbir açıklama yapmadan sizi götürmeye geldim diyorsunuz?Hangi hakla?"dedim.Tüm bunları söyledikten sonra derin bir nefes aldım.Of hayır,kendimden büyük birine ikinci kez sesimi yükseltmiştim.Hemen öçzür diledim,tekrardan.Bu huyumu bırakmam gerek.Yaşlı adam sanki az önce ona bağırmamışım gibi bakıyordu.,İşte bu daha da sinir bozcuydu.
"Özür dilemenize gerek yok Bayan Black.Aslında özür dilemesi gereken kişi benim.Haklısınız ilk önce kendimi tanıtmam gerekirdi."diye konuşmaya başladı.Bende yavaş yavaş sakinleşiyordum.Adamın sesinde sakinleştirici bir ton hakimdi,"Benim adım Albus Dumbledore.Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nun müdürüyüm ve seni götürmeye geldim."
..........................................